HAKİKATİ SÖYLEMENİN BEDELİ AĞIR!
Caz, Siyon ve Kurtuluş Üzerine Kapsamlı Bir Söyleşi
Gılad Atzmon & Alimuddin Osmani
Mana Yayınları
Dünyaca ünlü caz sanatçısı Gilad Atzmon, müzisyen kimliğinin yanı sıra İsrail’in insanlık dışı politikalarına karşı duruşuyla da biliniyor. Daha önce Göçebe Kimlik kitabı ile siyonizm eleştirisi yapan Atzmon, Mana Yayınlarından okura ulaşan Caz, Siyon ve Kurtuluş üzerine Kapsamlı Bir Söyleşi alt başlığını taşıyan Muhalif adlı kitabında da Yahudi kimliği, siyaseti ve kültürü ile ilgili birtakım felsefi sorular sormaya devam ediyor.
Yetiştiği kültürü yakından tanımanın verdiği yetkinlikle dünya üzerinde pek az kimsenin söylemeye cesaret edebildiği gerçekleri ortaya koyuyor. Atzmon, bir cerrah kesinliği ve hassasiyeti ile Yahudi gücünü masaya yatırıyor. Kabilecilik ve kimlik politikaları tarafından esir alınmış herkese bir davet niteliğindeki kitapta Atzmon, “Aktivizme, siyasete ya da siyasetçilere inanmıyorum. Tek bir ilkeye inanıyorum, o da hakikat. Hakikat orada bir yerde dolaşan bir yetim değildir.
Daha çok bir bebek gibidir, bağırır, ağlar, fark edilmek ister, dikkat çekmek ister, görülmek ister. Hakikatin sizi işinizden etme ihtimali ne kadar fazlaysa o kadar da sizi özgürleştirir. Hakikati söyleyince genellikle ağır bir bedel ödüyoruz. Ancak ‘acı ve zevkin’ gerçek anlamı budur. Açıkça konuşun, düşüncelerinizi ifade edin.” diyerek çekincesizce düşüncelerini ortaya koyuyor. Sözgelimi mültecilik meselesiyle ilgili tokat gibi şu cümleleri kuruyor: “Lord Levy, Bernard Henri Levy ve George Soros evlerindeki boş odalarına kaç tane mülteci sığdırabilirler bilmem. Ancak Avrupalı ve Amerikalı Yahudilerin mültecilere yönelik insani çabalarda ön sırada yer almaları gerektiğine inanıyorum. Öncelikle Yahudiler eziyetin ne demek olduğunu herkesten fazla bildiklerini iddia ettikleri için. Ama daha da önemlisi bu devasa insani krizin sebebi, Siyonizmin küresel lobi faaliyetleri ve saldırgan müdahaleci Yahudi politikaları olduğu için.”
ESKİMEZ YENİ
Hz. Peygamber’in Sünneti
Hayri Kırbaşoğlu
Otto Yayınları
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim üyesi M. Hayri Kırbaşoğlu’nun kaleme aldığı Otto Yayınları’ndan çıkan Eskimez Yeni, bugün hadisleri nasıl yorumlayabileceğimize dair örneklerle ufkumuzu açıyor. Son derece genel, her zaman ve her mekanda geçerli olabilecek klişeler yerine, İslam dünyasının ve onun bir parçası olan toplumumuzun can yakan acı gerçeklerin karşısında, Hz.Peygamber’in sünnetinin bizlere nasıl yol gösterebileceği sorusundan yola çıkan yazar, ele alacağı hadisleri de ağırlıklı olarak bu önceliklere göre belirlemiş. Kırbaşoğlu, kitabı hazırlarken nasıl bir yöntem izlediğini şöyle ifade ediyor: “Hz. Peygamber’in yaşadığı dönemle bizim içinde bulunduğumuz dönem tamamen farklıdır.Dolayısıyla Hz.Peygamberin doğrudan değil dolaylı olarak bizlere bir şey söylemesi mümkündür. Hz. Peygamberin bize hitap etmesini sağlamak ise, ancak yorum yoluyla mümkün olabilir ve karşı karşıya kaldığımız meselelere anlam vermek veya çözüm üretmek tamamen bize kalmıştır. Burada yapmaya çalıştığımız şey Hz.Peygamber’in sünnetini 21. yüzyıl şartlarında yeniden üretmekten başka bir şey değildir diyebiliriz. Eserde sergilenen yorum anlayışı, rivayetlerin altında yatan mana, ruh, amaç veya hikmeti esas alarak, bu ruh veya ilkeler doğrultusunda çağdaş durumumuzu anlamlandırmaktan ibarettir.”
MÜSLÜMANCA SANAT NASIL MÜMKÜN OLUR?
Güzelliğin Dile Geldiği Alan İslam Sanatı
Osman Mutluel
Otto Yayınları
Otto Yayınları’nın Sanat Kitaplığı başlığı altında çıkan İslam Sanatı, bu alandaki teorik düşünce zeminine bir tuğla olma yolunda önemli bir adım. Osman Mutluel, ülkemizde İslam sanat felsefesi ilgili hemen hiç çalışma yapılmadığına dikkat çekerek başladığı kitabında ülkemizde İslam estetiği ve sanat felsefesi ile ilgili de özellikle felsefe açısından ele alınabilecek çalışma sayısının da bir elin parmaklarını geçmediğini söylüyor. “Günümüzde Müslümanca düşünen ve yaşamaya çalışan insanların özellikle sanata karşı nasıl bir tavır alacağı konusunda oldukça tereddütlü, çaresiz aynı zamanda kafasının da karışık olduğu ortadadır. Çünkü bir taraf estetik ve sanattan habersiz diğer tarafta konu hakkında bilgi sahibi olmadan haram hükmü veren insanların ifadeleri sayesinde konudan uzak durmayı tercih etmektedir.” diyen Mutluel, bu noktada İbn Haldun’un ‘toplumların gelişmesinin üçüncü aşamasında sanat ve sanatsal faaliyetler bulunmaktadır’ düşüncesini hatırlatıyor. Sanat nedir, sanatçı kimdir, gibi soruların cevaplarını bulabileceğiniz kitap, Müslümanca bakışın nasıl mümkün olabileceğine dair bir fikir jimnastiği özelliği taşıyor.
KALBİN AKLI’NA TÂBİ OLMAK
Kalbin Aklı
Savaş Ş. Barkçin
İnsan Yayınları
Savaş Barkçin’in medeniyet üzerine yazılarını topladığı son kitabı Kalbin Aklı, kalp ile akıl arasındaki dengeyi bulamayan modern insanın sıkışmışlığına medeniyet ve kendilik üzerinden çare arıyor. Kalp ve akıl üzerinden bir perspektif oluşturmaya çalışan kitabın ana ekseni medeniyet kavramı. Ait olduğumuz medeniyetin de en temelde inanca yani İslam’a dayandığının altını çizen Savaş Barkçin, “Hikmetle emrolunmuş insanlarız. Bizim özgünlüğümüz Allah’la olan irtibatımız. Mimar Sinan’ı büyük yapan mimarlığı değil, kulluğu, yaptığı eserleri mümince yapıyor oluşu. Referansları doğru oturtmak lazım. Dede Efendi derdi de dermanı da söyler. Ama kulluğuyla sanatını icra etmeyen bunu yapamaz. Uyanıklık için her şeyin merkezinin Allah olduğunu unutmamak lazım. Kulluğa bağlanınca ürettiğinde fark olmalı.” diyerek yitirmeye başladığımız hakikate dikkat çekiyor. Modern uygarlığın gitgide hayatımızdan tasfiye ettiği geleneksel medeniyet dinamiklerini/inceliklerini günlük sohbetlerimizden musikimize kadar örneklendiren Kalbin Aklı, teorik değil pratik bir metin olarak söylediklerini somutlaştırmayı başarıyor.
SIRADIŞI BİR HAC GÜNLÜĞÜ: DÖNÜŞ
Dönüş
Enes Karic
Erdem Yayınları
Hac ibadeti her mümin için biricik ve özel bir tecrübedir. Farklı coğrafyalardan, farklı dil, ırk ve geleneklere sahip Müslümanların bu muhteşem buluşması ve karşılaşmasını 2007 yılında yaptığı haccında tuttuğu notlarla anlatan Enes Karic’in anlatısı Dönüş, Erdem Yayınlarından çıktı. Bosna’nın kokusunu Kabe’de duyduğu imanın sarıp sarmalayan ışığını kucakladığı kutsal bir yolculuğun hikâyesini anlatıyor Enes Karic. Bosnalı eski Bakan, bürokrat ve öğretim üyesi olan yazarın hac günlüğünde derin bir huşu ve sosyolojik gözlem aynı ölçüde yer buluyor. Bu kitapta ayaklardan yüzlere, kıyafetlerden telefonlara, sohbetten tavafa uzanan Hac ibadeti ile ilgili alışılmışın dışında bir bakış ve değerlendirme ile karşılaşabilirsiniz.
Gülcan Tezcan / Gazeteci – Yazar
Sayı 158 / Bahar 2017