Babürlüler, Hindistan’daki varlıkları 3 yüzyıldan daha uzun sürmüş(1526’dan 1857’ye kadar) Timur hanedanlığının soyundan gelen bir hanedanlıktır.
Babür imparatorluğu, baba tarafından Türk-Moğol fatihi (Timur imparatorluğunun kurucusu) Timur’a, anne tarafından da Çağatay Han, Moğol Hükümdar Cengiz Han’ın ikinci oğluna dayanan Babür Şah tarafından kurulmuştur. İngilizce’de ve Urduca’da bilindiği haliyle “Mugal” imparatorluğunun ismi, Moğol kelimesinin yanlış telaffuzundan başka bir şey değildir, buna rağmen esasında Hindistan’daki Babürlüler çoğunlukla etnik Türklerdi, Moğol değillerdi.*
16’ncı yüzyılın ikinci yarısında, kendinden sonra gelen Babür Yönetimini tanımlayan idari, kültürel, ve sanatsal farklılıkların temelini atan Ekber Şah’tı. Babür İmparatorluğu’nun ihtişamının en fazla olduğu zaman, 17’inci yüzyılda Şah Cihan yönetimi zamanındaydı. En büyük sınırlarına Evrengzib zamanında ulaşan imparatorluk, Evrengzib’in 1707’deki vefatı ile gerileme dönemine girdi. 1757 yılında sadece ismen Delhi’deki Babür Kralı’na bağlı sayısız yerel devletler kurulmuştur. Bu krallardan sonuncusu, II. Bahadır Şah 1857’de İngilizler tarafından tahttan indirilmiştir. Babür Hükümdarlığı, İran, Orta Asya, Maveraünnehir ve kıtanın farklı kısımlarından alimleri, ressamları, mimarları, şairleri, hattatları ve devlet adamlarını cezbediyordu. İmparatorlar, aileleri ve asalet ailesi ve maiyeti bu geniş sanatçı ve entellektüel galaksisini desteklemekle kalmamış, aynı zamanda kendileri de birçok bilime ve sanata kişisel ilgi göstermişlerdir.
O zaman şüphe yok ki bu derece sanatsal ve entelektüel bir çevre dev bir zenginlikle gelmesin. Babür Mimarisi Maveraünnehir, Timur, Hindistan, İran ve hatta bir miktar da Avrupa mimarisini sentezlemiş, fevkalade kendinden emin bir tarz ortaya koymuştur. Yine de mimarilerini tanımlayan etkiyi Timur dönemi yapmıştır.
Zerafet, nezaket ve ustalık kesinlikle Babür mimarisini ayrı kılan özellikler arasında, fakat zannımca Timur ve Safevi yapılarının da ötesine taşıyan özellik Babür mimarisinin kristalimsi geometrik yapısının mükemmeliğidir.
Bu kalitenin çığır açıcı örneklerinden biri de Delhi’deki Hümayun Türbesidir. Ekber Şah döneminde inşa edilmiş olup, Babür mimarisinin kendini göstermesini sağlamış bir eserdir. Yaratıcılıkla geliştirilmiş Timur dönemi fikirleri ile yerel geleneklerin bir sentezi halini almıştır. Binanın tamamı, gerçek Babür ihtişamını mükemmel planı ile gözler önüne seriyor.
Hümayun’un çoğu yapıları Timur dönemine ait, imparatorluk binalarında giydirme malzemesi olarak sırlı çini yerine Babürlüler tarafından taş kullanılmaya başlaması, tarzlarının değişmesini sağlamıştır. Hümayun Türbesi, “dünya mimari tarihinin planı en mükemmel sekizgen binalarından biri” olarak isimlendirilmektedir.
Tac Mahal, muhtemelen bu kristal kalitenin en iyi örneğidir. Şah Cihan’ın en sevdiği eşi Ercümend Banu Begüm’ün Agra’daki türbesinin yapımı 1632 yılnda başladı, resmen 6 Şubat 1643’te de tamamlandı. Burada yine Hümayun’da görebildiğimiz ana özellikleri görebiliyoruz, fakat burada aynı parçalar mükemmeliğe oynuyor. Şah Cihan’ın mimarisini farklı kılan beyaz mermer kullanımı, bu yapıya özel bir gizem katıyor. ‘Onuncu yüzyıl filozofu, Ebu Nasr El- Farabi’ye göre, mimarinin temelleri matematiksel bilimlere dayanmaktadır.’ ‘Geometri, bir mimarın eğitiminin temeliydi, yetenekli usta mimarlara mühendis denirdi, hendese yapan, “geometrici” manasında.’
Tarihi kayıtlardan mimarların genellikle çok becerikli olduğu, sadece matematik ve geometri değil aynı zamanda astronomi, antik yunan eserleri, şiir, felsefe ve ilahiyat öğrendiklerini de biliyoruz. Babürlüler döneminden Üstad Ahmed Lahori(1570/75 – 1649 MS), Türkiye’den Mimar Sinan(1788/1490 – 1588) ve Kutbettin Şirazi (15. yy) bu şekilde yetişip isimleri bize kadar ulaşmış mimarlardan bazılarıdır.
Kaynaklar:
1]British Library Asian and African Studies Blog
2] Gustavo Jeronimo, Wikimedia Commons
3] The Walled City of Lahore Authority, Wikipedia
4] Art Poskanzer, Wikimedia Commons
5] David Castor, Wikipedia
*Ç.N. : Babürlülerin yönetici kadrosunun özellikle Türklerden müteşekkil olduğunu Türkiye’de biliyoruz, fakat dünyanın kalanı genelde Babürlüleri Moğollarla karıştırıyorlar.
Taimoor Khan Mumtaz / Mimar
Tohum Sayı 160 / Kış 2018
Tercüme: Ekrem Emir