Özlüyoruz…
Ve biz,
Bizimle aynı özlemi duyan o mimarı arıyoruz!
Mimarlığın
Dünyayı güzelleştirme aracı olduğunu idrakte zorlanan mimarlar onlarcasından, İnsanların ve eşyaların sığabileceği yapılar yapmak şöyle dursun;
Yüreklerin sıkışmayacağı genişliği bulmayı hedefl eyen o mimarı arıyoruz!
Medeniyetlerin sancıdığı yerden sancıyan,
Canının kulağıyla şehrin çığlıklarını duyan,
Ve yüreğinin sesiyle karşılık vererek,
matematiğin, bilimin ötesine,
eskizlerinde çektiği çizgilerin ötesine geçen o mimarı arıyoruz!
Biz,
Avuçlarının arasında ürkek bir yavru kuş gibi görerek taşıyan şehirleri, Toprağın demirden dayanıklı olduğunu bilen kimi zaman,
“Ölçü” denildiğinde plan ölçeğinden ziyade canlıyı ve ihtiyaçlarını ölçebilecek teraziyi parmaklarının ucunda taşıyan,
Sadece duvarların birbirine mesafesi için değil;
Hayal ve gerçeğin birbirine olan yakınlığı için hesap yapan o mimarı arıyoruz!Toprağın her örtülüşünde,
Göğün her kayboluşunda yüreğinde sızı oluşan
Ve bu sızıdan ilham alarak ilmini konuşturan,
Şehrin özlemini gidermek için aşkla ve şevkle tasarlayan,
Şiir yazar gibi tasarlayan,
Şarkı söyler gibi,
İbadet eder gibi,
Yaratan’la konuşur gibi…
Yaratılana hizmetkâr kılarak kendini,
Var oluşunu gerçekleştirmenin mutluluğu ile
Yine yeni yeniden tasarlayan o mimarı arıyoruz!
Katilini değil şehrin;
Sevgilisini,
Efendisini değil;
Sahibini arıyoruz!
Tabiatın kutsallığının üstünü çizen değil;
Toprağın cömertliğinin,
Medeniyetin, kültürün altını çizen o mimarı arıyoruz!
Suretinde herkesin kendini gördüğü…
Annenin, evladın, kedinin, manolyanın…
Yaşlının, gencin, duyanın, susanın…
Ve sen o’sun!
Sen geçmişsin ve gelecek;
Sen ansın!
Kadim medeniyetlerin münhasıran oluşturduğu kişilikli şehirlerin yerini alan şehirler ve mütemadiyen devam eden modernleşme üzerinde olumlu tesir oluşturmanın bir yolunun da, gelecek nesil mimarlarının bilinçlenmesi olduğuna inanan bir sivil oluşumdur Mimarhane. Şehirli, günden güne hüviyeti kaybolan şehirde yaşadığı manevi yoksulluğun acı verici gerçekliği ile yüzleşirken; mimarinin sahip olduğu etik ve vicdan, meslek sahiplerinin sessiz sakin köşede beklemeye tahammül göstermesine müsaade etmemektedir çünkü. Çünkü mimari hiçbir dönem salt yapı inşa etme sanatı olmamış, bilakis mimari disiplinler arası bağ kuran bir köprü olmuş ve her mimari reform bir tarihi arka planı referans alarak mukavemet kazanmıştır.
İşte Le Corbusier’in modernist bir anlayışla şehir insanının yaşam koşullarını iyileştirmek için ortaya koyduğu “beş mimar lık ilkesi”ni irdelerken, Mimar Sinan’ın geometrisinin kültüründen gelen dokunuşlarla taşı ilahi bir melodiye dönüştürüşünü görebilsin diye o mimara böyle sesleniyor Mimarhane. Frank Lloyd Wright’ın eserleriyle ortaya koyduğu “organik mimari” yaklaşımını algılarken, Turgut Cansever’in “ferdiyetin yüceliği” ve “güzellik sevgisi” felsefesini idrak edebilsin diye. İnsan ve varlık arasındaki ilişkiyi tesis eden bir disiplin olan mimarinin muhtelif coğrafyalarda kavuştuğu kimlikleri mukayese edebilsin diye…
Bu sesleniş ülkemizde mimarinin gelenek ve kültürüyle olan bağlarını hatırlayarak sağlamlaştırması ve canlıya temas ederek ilkelerinin yeniden tasarlaması gerektiğine duyulan ihtiyacın bir tezahürüdür aynı zamanda. Mimarinin tek bir boyutu ile ele alındığında sakil şehirlerin inşasına ışık tuttuğumuzu, oysa şehri imar ederken yaşayan bir organizma gibi görerek; maddi, manevi, ruhi ve fikri bir bütün olarak ele alma vaktinin geldiğinin bir delilidir.
Geleceğin mimarlarının bakış açılarına boyut kazandırmak haricinde bir beklentisi olmayan, tamamen gönüllülük esasına göre yürütülen ve yaklaşık 3 sene önce tohumları atılan “Mimarhane projesi” bugün filizlenmeye, hatta meyve vermeye başlamıştır. Birçok sosyal ve teknik uygulama projesinin içinde yer almış olan Mimar Sinan Mühendisler Birliği’nin koordinatörlüğünde, kar amacı gütmeyen bir sivil toplum kuruluşu olan Mimari Araştırmalar Enstitüsü’nün ortaklığı ile yürütülen proje; muhtelif bireysel gönüllülerin teveccühünü kazanmış ve farklı disiplinlerin de katılımıyla güçlü bir kadroya ulaşmıştır.
Projenin hayata geçirilmesinde, özgün ve kapsamlı bir müfredatla uygulamaya koyulmasında önemli rol alan Mimari Araştırmalar Enstitüsü’nden özetle bahsedecek olursak; Viyana Teknik Üniversitesi mezunu mimarlarca kurulmuş ve 2017 yılında faaliyetlerine başlamıştır. Mesleki beceri ve yeterliliklerin erken yaşlarda oluşturulmasına olanak sağlayan “tasarım odaklı düşünme” başlıklı bir projenin çalışmalarını sürdürürken, kentsel dönüşümün sosyolojik boyutunda mimarların rolünü ele alan başka bir projenin de hazırlanması ve uygulaması üzerinde çalışmaktadır. Mimariyi; milli, yerel, sosyal ve kültürel referanslarla destekleyerek evrensel boyutlarıyla ele alma gayreti içerisinde olan Mimari Araştırmalar Enstitüsü; sahip olunan ilmin sadakasını vererek faydalı olma ihtiyacına istinaden oluşan bir sivil çabaya karşılık gelir. İnsanın çevresini biçimlendirme çabasının bir ürünü olan “mimari” ile ilgili; düşünen, araştıran, sorgulayan ve sorunlara çözüm bulma odaklı çalışan tüm kurum, yapı ve şahıslara kapılarını açmaktadır.
Mimarlık eğitimini tamamlayıcı bir eğitim niteliği taşıyan “Mimarhane projesi” 4 yıllık mimarlık eğitimi boyunca devam etmekte ve 1. Sınıftan bünyesine kattığı mimarları 4. Sınıfta mezun etmeyi hedeflemektedir. İstanbul ve civar şehirlerdeki üniversitelerin mimarlık, iç mimarlık, şehir planlama ve peyzaj mimarlığı bölümlerinden öğrencilerin yaptığı 300 başvuru güçlü bir mülakat süreciyle değerlendirilmiş ve seçilen 33 öğrenci ile 2018 yılı Şubat ayında eğitimlere başlanmıştır. Teorik derslerin yanı sıra, siyaset bilimi, sosyoloji, sağlıklı yaşam, beden dili ve sunum teknikleri gibi farklı disiplinlerle ilgili yapılan dersler ve ünlü mimarlarla yapılan tecrübe paylaşımları Mimarhane’nin temelini oluşturmaktadır. Ayrıca tasarım becerilerini geliştirmeyi hedefleyen atölyeler, önemli tarihi mekânlara yapılan geziler ve mesleki duruş edinimine katkı sunan söyleşilerle zengin bir müfredata sahiptir. Mimarhane esasında sadece 33 öğrencinin değil, Mimarhane’ye yolu düşen herkesin içinde eksikliğini hissettiği noktalara temas etmiş ve kendini mesleğinin neresinde, ne şekilde konumlandıracağı hususunda pusula görevi üstlenmiştir. İçişleri Bakanlığı’nın mali desteğini almaya hak kazanmış olan “Mimarhane projesi”, 2018 yılında aldığı 33 mimarlık öğrencisini 2. Sınıfa getirirken; yeni 1. sınıfını da açarak akademik başarısını ispatlamıştır. Öğrencilerle ve proje paydaşlarıyla yapılan düzenli anket ve istişarelere istinaden önemli bir gereksinim olduğu görülen atölye ve gezilerini artırmak için Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın açtığı proje teklif çağrısına “Avluda kültür sanat” adlı proje ile başvuruda bulunmuştur. “Avluda kültür sanat” projesi kapsamında ise; müzik ve mimari, cami tasarımı, leke atölyesi ve Türk evi gibi çeşitli alanlarda yapılan atölyeler serisi ile “Mimarhane projesi” zenginlik kazanmış; projeye katılamayan öğrencilerin de atölyelerden faydalanması sağlamıştır.
Özetle Mimarhane o mimarı arıyor; toprağın istediğini, taşın anlattığını anlayan; kalbiyle tasarlayan, aklıyla inşa eden; tekniğe “hakikat”in ışığında ulaşan mimarı!
HATİCE REÇBER
Yüksek Mimar
Tohum Sayı 163 / Bahar 2019