GÜLCAN TEZCAN
Nöropsikolog Şehadet Ekmen, pandeminin sosyal ilişkilerimizi ciddi anlamda etkilediğini söylüyor. Ekmen, “Covid 19 çok hızlı yayılıyor ve ne zaman biteceğine dair net bir tarih veremiyoruz. Bu kadar hızlı yayılmasından dolayı insanlarda “Ya sevdiklerime hastalığı bulaştırırsam ya ölümlerine sebebiyet verirsem” korkusu geliştirdi. Bu durum belki de diğer salgın hastalıklardan daha fazla yaygın bu süreçte.” diye konuşuyor.
İnsanlık tarihinde defalarca yaşansa da ilk kez küresel anlamda milyonların hayatına etki eden bir pandeminin psikolojimize etkilerini, bu dönemde yaşanan yüksek kaygının nelere yol açabileceğini nöropsikolog Şehadet Ekmen ile konuştum.
- Pandemi bireylerde ve toplumda nasıl izler bıraktı sizce?
Hazırlıklı olduğumuz bir durum değildi bu aslında. Pandemi diğer salgın hastalıklar gibi değil çok hızlı yayılmakta. Ama yine de ülke olarak iyi yönetildiğini söylemekte yarar var. Çünkü sürecin iyi yönetildiğini bilmek de psikolojimizi olumlu yönde etkileyecektir. Öncelikle bireyin hayatına baktığımızda, insan ilişkileri, iş hayatı, günlük yaşantısında ciddi değişimler oldu. Bu değişimleri olumlu, olumsuz diye ayırt etmek yerine nasıl üstesinden geldik ya da gelebiliriz şeklinde düşünmek daha sağlıklı olur. Her şeyin kötüye gittiğini düşünmek bizi zihinsel olarak işlevsiz hale getirebilir.
- SARILMAKTAN MAHRUM KALDIK
Sarılmak ve sosyal ilişkilerde bulunmak sevgi hormonu olan oksitosin salınmasına neden oluyor, aynı zamanda sarılma stres hormonu olan kortizol hormonunu ve acıyı azaltıyor. Sarılabilmenin beynimiz ve bağışıklık açısından gayet işlevsel görevi var. Araştırmalar gösteriyor ki sarılamadığımızda, stres ve depresif duygularımız artış gösteriyor. Ailemizle bile sosyal mesafe kuralından dolayı yaklaşamadığımızda ister istemez en çok ihtiyacımız olan bağışıklık sistemimizin güçlenmesine katkı sağlamamış oluyoruz. Bu sebeple insan ilişkileri açısından izler bıraktı ve bırakacak da.
- Salgının başladığından bu yana çoğunluğun en yoğun hissettiği duygu kaygı. Hayatımızı ve hareket alanımızı kısıtlayacak boyuttaki kaygıyla nasıl mücadele etmek gerekir?
Kaygı aslında bizim savunma mekanizmamız diyebiliriz. Her kaygı kötü değildir. Bizi olması muhtemel kötü durumlardan korumak için hazırlanmamızı sağlar. Ama ne zaman ki bu kaygılar çok sık, alakasız durumlarda ve imkânsız olaylar için olursa o zaman dikkat etmek gerekiyor. Kaygılar pandemi sürecinde çok fazlaysa, daha önceden de kaygılı bir yapınız var ise bu denli kaygı yaşamanızın alt yapısında başka durumlar olabilir. Kaybetme korkusu, ölüm korkusu gibi.