EMİNE DOLMACI
Eğitim hayatımızın gönüllü elçilerinden Dr. Mustafa Öcal, tüm hayatını imam hatiplere ve buradaki eğitimin daha ileri noktaya götürülmesine adamış bir isim. Hem bilfiil öğretmenlik mesleğini sürdürdü yıllarca; hem de yazarak, çizerek, söyleşiler yaparak bilinç ve şuur aşılamaya çalıştı. İmam Hatip Liseleriyle ilgili kitapları yayımlandı, halen konuyla ilgili çalışmalarına devam ediyor. Uludağ Üniversitesi İlâhiyat Fakültesinden 2016 yılında emekli olduktan sonra Bursa’da Uluslararası Murat Hüdavendigar Anadolu İmam Hatip Lisesi Akademik Bilim Kurulu Başkanlığını da yürüten Öcal’la İmam Hatiplerin değişen yüzü, misyonu ve müfredatı üzerine konuştuk. Kendisi fiili çalışmalarında, araştırmalarında neredeyse bütünleştiği İmam Hatip misyon ve müfredatında güncelleme yapılması gerektiği yönündeki tartışmalara katılmıyor. Zira ilk kurulduğu günlerdeki misyonu bugün de yerine getiren okulların program çeşitliliği ile müfredatının zaten güncellendiğini düşünüyor. İsim değişikliğini bazı gerekçelerle tümden reddediyor. İmam Hatiplerdeki ve diğer okullardaki en önemli sıkıntının ise öğretmen kalitesi olduğunu düşünüyor. Buyurunuz, kendisinden dinleyelim…
Celaleddin Ökten hocanın kurguladığı haliyle bu okullar, gençlerin hem İslâmî ilimler hem de pozitif bilimler alanında yetiştikleri okullar olarak yoluna devam ediyor. Aradan 70 yıl geçtikten sonra toplumsal değişim ve dönüşümle birlikte bu okullar aynı kalmalı mı?
İmam Hatip Okullarını açan siyasi irade, programını hazırlayan Talim Terbiye Kuruludur. Talebeleri tarafından kısaca “Celal Hoca” olarak anılan Mahmud Celâleddin Ökten ve benzeri zatların İmam Hatip Okullarının açılışı ve gelişmesinde büyük hizmetleri olmuştur. Okulların ilk açılış döneminde ders programı hazırlanırken MEB Talim Terbiye Kurulu üyelerince Kur’an-ı Kerim dersinin Latin harfleriyle yazılmışından okunması için karar alınmıştır. Celal Hoca burada devreye giriyor; Latin harfleriyle Kur’an-ı Kerim öğretilmesinin mümkün olmadığını ifade ediyor. Okulların açılışına imza koyan Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri ile görüşüyor, Talim Terbiye Kurulu üyeleri ile uzun görüşme ve tartışmalar yapıyor. Neticede onları; Kur’an-ı Kerim’i haftada iki saat Arap harfli aslından, birer saat de Latin harfleri ile yazılmışından okutulmasına razı edebiliyor. Yani bir anlamda Hoca 2+1 galip geliyor. 1956-1957 öğretim yılına kadar İmam Hatip Orta kısmında resmiyette bu karar uygulanıyor veya öğretmenlerce uygulanmış gibi yapılıyor, çünkü Kur’an’ı fiiliyatta aslından okutuyorlar.
İSİM DEĞİŞİKLİĞİNE GEREK YOK
İmam Hatip Liselerinin dinî, sosyo-kültürel hayatımız açısından önemi hakkında neler söylemek istersiniz?
İmam Hatip Liseleri, Türkiye’nin ufkunu açan okullardır. Türkiye’ye çok büyük hizmetleri oldu; ilmi, fikri sahada, sosyal gelişmelerde, spor, sanat alanında etki ve katkıları oldu ama belki de en önemlisi muhtelif meselelere farklı açılardan bakış ve yorumlar getirmesini sağladı. Eskiden tek kanatlı kuş misali hep Batı standartlı düşünülürdü. Oysa İmam Hatip Liseleri Batıyı da Doğuyu da tanıyan insanlar yetiştirdi, yetiştirmeye devam ediyor. Son yıllarda artık İslâm geleneğindeki dinî değerler, ilmî değerler de gündemimize girdi. Bu gelişme insanlarımızı meselelere farklı açılardan bakıp değerlendirme noktasına getirdi. Söz konusu gelişme ve dönüşümlerin etkisi ve faydası önümüzdeki yıllarda daha iyi fark edilecektir.